Bugün sizlere girişimcilikle cüretkârlık arasındaki ince çizgiye biraz daha yakından bakalım mı?
Son yıllarda girişimcilik konusunda çok farklı stratejiler ve bazen de ayağı yere basmayan fikirler ortaya atıldığına şahit oluyorum ben de birçoğunuz gibi.
Tanıdığım birçok girişimci, “hayatını değiştirecek olağanüstü bir fikir” peşinde. Sanıyorum ki bunun nedeni kısa yoldan, kolay bir şekilde para kazanma isteği.
Ancak ne yazık ki bu şekilde başlayan çok az iş başarıya ulaşabiliyor. Çünkü, belki çok klasik olacak ama, “bedava peynir, sadece fare kapanında var!”
Çok para kazanmak, sevilmek, saygı görmek, değerli olduğunu hissetmek... Kim istemez ki bunları? Ancak ne yazık ki pek çok kişi, başarı hikâyesi yazmak üzere çıktığı yolda öngörü eksikliği veya kontrolsüz bir öz güven nedeniyle hezimete uğrar.
Özellikle iş ve birikim alanında mentörlük desteği verdiğim öğrencilerime her zaman şunu söylerim: “Bir işin gerçek bir başarı hikâyesi olabilmesi için girişimcinin hayat hikâyesi ile uyumlu olması gerekir.”
Peki, bu ne demek?
Hayatında tenis ile hiç ilgilenmemiş, hiç tenis oynamamış, tenis maçı bile seyretmemiş bir kişinin tenis ayakkabısı satan bir firma kurma girişimi nasıl sonuçlanır sizce? Ben söyleyeyim mi? Böyle bir kişinin, bu işte başarısız olma ihtimali neredeyse %100’dür.
Hayal kurmak, sizi başarıya götüren, hedefleriniz doğrultusunda azmetmenizi ve sabretmenizi sağlayan önemli bir aşamadır. Bununla birlikte eğer hayaliniz;
Tüm bunlar toz pembe ama maalesef boş hayallerdir...
Girişimcilikle cüretkârlık arasındaki ince çizginin farkına varmak gerekir. Toz pembe hayaller kurarken, yolun sonunda elinizde koca bir toz yığını kalabileceğini aklınızdan hiç çıkarmayın.
Bu nedenle, çok başarılı bankacıların, borsacıların, iş insanlarının 20-30 senelik emeklerini, bilgi ve birikimlerini bırakıp nefes koçluğu ve yoga eğitmenliği gibi alanlara özenmelerini, inanın çok garipsiyorum.
Neden mi?
Bu kişiler, uzmanlaştıkları alanlarda senelerin emeğini, harcadıkları vakti, edindikleri bilgiyi, birikimlerini ve deneyimlerini çöpe atıyorlar da ondan...
Tecrübelerinden faydalanabilecek yüzlerce insanı yüzüstü bırakmaları da cabası...
Hayat bir merdivendir. Attığımız her adım, bizi bir sonraki adıma hazırlar. Geçmişimizi yok saymak, uzmanlaştığımız iş dalını bırakıp tamamen bambaşka bir sektöre adım atmak, toz pembe hayaller peşinde koşmak girişimcilik değildir.
Tam da bu noktada, bir girişimcinin kendine sorması gereken 7 önemli soruyu sizlere faydalı olması için listeledim. Sizler de hayal kırıklığına uğramak istemiyorsanız bir işe başlamadan önce bu soruları mutlaka kendinize sorun ve dürüstçe yanıtlayın:
Yukarıdaki soruları tekrar tekrar ve dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ediyorum. Anlaşılacağı üzere, başlamayı düşündüğünüz iş için her tür zorlukla mücadele edebileceğiniz şevke, deneyime, bilgiye ve birikime sahip değilseniz, özellikle başlangıç seviyesinde işin yüzde 80’ini kendiniz yapabilecek durumda değilseniz, o işe başlamayın!
Pek çok işin başarılı olabilmesi için, özellikle ilk aylarda yüzde 100 hâkimiyet gerekir. Bu nedenle, yeterli bilgiye sahip olmadan bir işe başlayıp hayal kırıklığına uğrayan kişi sayısı maalesef çok fazladır.
Kısacası, bildiğiniz işi yapın.
Geçmiş hikâyeniz üzerine çalışın. Yani, başarılarınızı, başarısızlıklarınızı, öğrendiklerinizi, deneyimlerinizi, uzmanlığınızı iyi anlayın. Kendinize yatırım yapın.
Bir kişi, en iyi yapabileceği işi bulur ve buna yoğunlaşarak girişimlerini bu işin etrafına toplarsa, başarısız olması hemen hemen imkânsızdır.
Nevşah Fidan Karamehmet
50% Complete
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.