GÜÇ

strateji Jul 24, 2022

Tüm insanlar gibi siz de kendinizi güçlü ve etkili hissetmeyi istiyorsunuz. Sosyal statü arzunuz, insan davranışlarını yönlendiren en önemli yedi faktörden biridir. Sosyal merdivendeki basamağınız kiminle evleneceğinizi, ne kadar yaşayacağınızı ve kiminle ilişki kuracağınızı belirleyebilir. Sosyal sıralamadaki gerçek statünüzü abarttığınızda veya küçümsediğinizde, gerçek sosyal gücünüzün içini boşaltabilirsiniz.

Kendinizi abarttığınızda ve kendinizi başkalarından üstün veya daha büyük gördüğünüzde, insanlara kendinizi doğru anlatmamayı seçmiş olursunuz ki, bu da onlarla gerçek bir bağlantı kuramamanıza ve akabinde insanların sizden uzaklaşmasına neden olur. Sizi özgün benliğinize ve gerçek sosyoekonomik konumunuza geri döndürmek için, sahipmişsiniz gibi gösterdiğiniz gücünüz zamanla azalmaya mahkumdur, hem de birçok sorunlara yol açarak.

Kendinizi küçülttüğünüzde ve diğerlerinden daha aşağı ya da daha küçük gördüğünüzde ise bu durum karşınızdakilerde sizin üzerinizde geçici bir güç tatmini sağlamalarına, üzerinizde tahakküm kurmalarına imkan vermiş olursunuz. 

Daha büyük olma arzusu, kendini küçülten insanlar arasında daha olasıdır. Gerçekten güçlü hissettiğinizde genellikle ekonomik anlaşmalar yaparsınız. Yücelttiğiniz diğer insanlara tabi olduğunuzda, düşük statü duygularınıza karşı savunmasız kalırsınız. Hayatınızın yetkilendirmediğiniz herhangi bir alanı, başkalarının sizin üzerinizde güç sahibi olacağı bir alandır.

İnsanlar sizi ne kadar çok tanıyıp saygı duyarsa ve siz de insanları ne kadar çok tanır ve onlara saygı duyarsanız, sosyal gücünüz de o kadar artar. İstediğiniz herkesten, cumhurbaşkanından, herhangi bir başbakandan, herhangi bir ünlüden sadece altı el sıkışması uzaktasınız.

Sosyal statünüz, beyninizin salgıladığı serotonin seviyesinden etkilenir. Serotonin seviyenizi yükseltirseniz gururla daha dik duracak, daha açık olacak ve bilişsel olarak kendinizi daha zeki hissedeceksiniz. Serotonin seviyenizi düşürürseniz utanç duyan bir hale dönüşecek, bu duyguyla daha öne eğilecek, daha içe kapanık ve bilişsel olarak da kendinizi daha az zeki hissedeceksiniz.

Serotonin seviyeniz, böyle bir sosyal hiyerarşideki statünüzü belirlemede önemli bir rol oynayabilir. Size dürtülerinizi ve içgüdülerinizi kontrol etme yeteneği sağlayabilir. Seratonin seviyenizin düşük olması, düşük statülü bir birey olarak kendinizi kısıtlı ve sınırlı kaynaklara sahip hissettireceğinden, daha yüksek statülü birine boyun eğmenize neden olabilir.

 

 

SUÇ /1 

Hapishane sistemi hâlâ esas olarak cezalandırıcı bir sistemle ya da kısasa kısas mantığıyla suçluları rehabilite etmek yerine, onlara "hak ettiklerini" vermekle meşgul. Mağdura yapılan sözde hasarı tamir etmek ve faili rehabilite etmek için bu adalet sistemi uygulanıyor. 

Gerçekte fırsatlar ve özgürlük, suç eylemlerinin başlamasına yardımcı olur. İnsanlar değerlerinizi desteklediklerinde onlara açılır ve daha özgür davranırsınız. Kurallarınızı ve politikalarınızı gevşetir, onlara fırsat tanır ve özgürlük alanı sağlarsınız. Bu da sizi daha savunmasız kılar. Böylece suç daha kolay işlenir hâle gelir. 

İnsanlar değerlerinizi sorguladığında ise, kendinizi onlara karşı kapatır ve değerlerinize daha çok bağlanırsınız. Kurallar ve politikalar geliştirirsiniz. Onlara daha az fırsat ve özgürlük tanırsınız ki bu da suçu daha zor işlenir hâle getirir.

Piyasada yeni ve saf bir şey ortaya çıktığında, bu şey daha kolay çalınabilir. Böylece o yeni şeyin hasadını hırsızlar toplayabilirler. Daha sonra şirketler veya kuruluşlar, suçtan caydırıcılığın yeterince zorlayıcı veya etkili olmadığını fark eder ve hırsızlığı veya suçu azaltmak için bir çözüm geliştirmeye çalışırlar. Hırsızlar yüzünden, haklarınızı korumak için bir çözüm geliştirmenin yollarını ararsınız. Bu bağlamda suçlular, insanların veya şirketlerin kendilerine ve ürünlerine değer vermesini sağlar.

EN ÇOK ÇALINAN ŞEYLER EN ÇOK ARZULANAN ŞEYLERDİR.

Suçlular arasında bile bir düzen vardır. Hiçbir sosyal grup, bir tür adil düzen olmadan ayakta kalamaz; bu suçlular ve korsanlar için de geçerlidir.  Hırsızlar arasında bile kendi haklarını koruma durumu vardır; bu nedenle korsanların ve organize suç örgütlerinin kendilerine göre kuralları, anayasaları bulunur. 

Hükümetler yıllardır liderlerini ele geçirerek veya öldürerek uyuşturucu kartellerinin elebaşlarını yok etmeye çalıştılar. Ancak bu örgütlerin yerini genellikle daha küçük ve daha sert gruplar aldı. Özellikle suçun daha yoğun yaşandığı yerlere, daha iyi ve yetkileri artırılmış polisler yerleştirmek; cinayet, soygun, hırsızlık, tecavüz, saldırı, araba hırsızlığı ve hatta siber suçlar gibi büyük suçları azalttı.

Şüpheli bir kişinin tutuklanmasından sonra DNA’sını incelemek, masumla suçlunun ayrışması konusunda zaman zaman etkili olabilir. Ancak DNA veritabanları kolluk kuvvetlerine uzun vadede yardımcı olur. Bununla birlikte gizliliğin ihlali gibi konularda problem yaratabilir. 

Parmak izi ve DNA toplama, uydu, helikopter ve drone ile gözetim, kızılötesi dedektör, termal görüntüleme ve video kameralar vasıtasıyla insanların özel yaşamlarına girerek bilgi edinmek çeşitli faydalar sağlamasına karşın, bu uygulamalar mahremiyet ve kutsal alanın istismarına sebep olabilir. 

SUÇ / 2

Adrian Raine'in "Şiddetin Anatomisi: Suçluluğun Biyolojik Kökenleri" adlı kitabına göre evrim; nüfusun küçük bir kesimi için tecavüzden soyguna ve hatta hırsızlığa uzanan şiddeti ve antisosyal davranışı kârlı bir yaşam şekli kıldı.

Hırsızlık faile, hayatta kalması ve üremesi için gerekli olan kaynağı daha fazla sağlayabilir. Saldırganlık, erkeklere sosyal egemenliğin hüküm sürdüğü bu düzende daha yüksek statü kazandırabilir. İntikam almak için adam öldürme, yanlış yapanlarla başa çıkmak için geliştirilmiş bir stratejidir. 

Çocuğunuzu bir tecavüzcüye veya katile karşı korumak zorunda kalırsanız cinayet de dahil olmak üzere insanlık dışı ve suç unsuru taşıyan eylemlerde bulunabilirsiniz. İçinizde bir şiddet kaynağı taşıyorsunuz. Şiddet eyleminde bulunmanın size dezavantaj değil de avantaj getirdiğini düşündüğünüzde, şiddete başvurmak için yeterli gerekçeye sahip olduğunuzda veya bunun size tanınma ya da şöhret sağlayacağını düşündüğünüzde içinizdeki şiddet potansiyelini hayata geçirebilirsiniz. 

Önemli bir parasal veya istihbarat değerine sahip bir bilgi korunmuyorsa, savunmasız olduğu için birinin onu çalmaya çalışması sadece bir an meselesidir.

Suç, genellikle sosyal olarak zararlı veya tehlikeli görülen ve ceza hukuku kapsamında özel olarak tanımlanmış, yasaklanmış ve cezalandırılabilir olan uluslararası icrai bir fiildir. Bu tanımdan çeşitli belirsizlikler ortaya çıkabilir çünkü bir eylemin kasıtlı olup olmadığını veya ne dereceye kadar kasıtlı olduğunu belirlemede ve neyin sosyal olarak zararlı ve tehlikeli olduğuna ilişkin birçok görüş farklılıkları vardır.

Özgür irade/bilinçli zihniyet yoksa ve yalnızca bazı beyin araştırmalarının ima ettiği gibi bilinçsiz tepkiler veya biyolojik dürtüler mevcutsa, o zaman suçlar için hangi ceza veya karşılık uygun olurdu?

Suç kavramları kültürden kültüre, zaman içerisinde o kadar geniş bir yelpazede değişir ki evrensel olarak suç olarak kabul edilen herhangi bir belirli eylemden bahsetmek son derece zordur.

Evrensel olarak suç kabul edilen eylemlerden bazıları; vatana ihanet, sadakatsizlik, kutsal şeylere saygısızlık, ensest ve cinayettir. Bunlar kamuya yapılmış bir yanlış olarak kabul edilen eylemlerin başında gelir. Bazı toplumlarda çocuk öldürme, insan avlama ve çok yaşlı kişilerin öldürülmesi bilhassa yapılırken diğer toplumlarda cinayet olarak sınıflandırılır.

Bunlara ek olarak, suçluları suç fiillerinden mahkum etmekle ilgili başka bir zorluk daha vardır. Görgü tanığı ve şahitlerin ifadeleri güvenilmez olabilir çünkü duyusal izlenimlerin yanıltıcı olma payı vardır. Stres ve birtakım şeyler algıyı etkileyebilir ve hafıza her zaman doğru değildir. Farklı tanıklar aynı olaya farklı ifadeler verebilir. 

Tabii bir de cezaevine kapatma cezasının işe yararlığı ve beyhudeliği konusunda bir görüş çatışması mevcuttur. Her iki tarafın da savunucuları vardır. İkinci taraf genellikle suçluyu, kontrolünün dışındaki sosyal ve psikolojik güçlerin kurbanı olarak görür. İki uç taraf da, cezanın kaldırılması gerektiği fikrini reddetmesi konusunda uzlaşır ve ılımlı, adil bir cezanın rehabilite edici bir değeri olduğu konusunda ısrarcıdır. Cezaevinin daha caydırıcı bir etkiye sahip olduğunu savunanların yanında, hükümlünün suç işleme eğilimini artırdığını düşünenler de vardır. 

Suçluların cezalandırılması konusunda kamuoyu bölünmüş durumda ve kararsızdır. Artan suç oranları her zaman; daha fazla şiddet ve ceza talebini ya da idam cezasının yeniden tesis edilmesi gerektiği fikrini yaratır. Ancak yasama organları bu baskıları dikkate alıp bu tür cezaları uygulamaya karar verdiğinde, bu sefer de genellikle kamu muhalefeti gelişip artan cezaların fiilen uygulanmasını engelleyebilir.

Close

50% Complete

Two Step

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.