Travma Nedir? Nasıl Üstesinden Gelinir?

zihin Sep 05, 2023

 Hayatın bazı dönemleri gerçekten zorlu bir deneyim olabiliyor. Ekonomik sıkıntılar, krizler, insan ilişkilerindeki sorunlar ve çevresel faktörler, hepimizin yaşamını daha karmaşık hale getiriyor. Günümüzde stres ve travmalar artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası gibi görünüyor.

 

Travmaların etkilerinden kurtulmak ve bunları hayatımızdan uzaklaştırmak için çeşitli yöntemler geliştiriyoruz. Bugün, bu konuyu ele alarak travmaları nasıl dönüştürebileceğimizi anlamaya çalışalım. Eğer bu konu sizi meraklandırıyorsa, yazının devamını okumanızı öneririm.

 

Sevgili dostlar, travmayı dönüştürmeden önce, onu daha iyi anlamamız gerekiyor. “Travma nedir?” sorusunun cevabını verebilmek için öncelikli olarak onu yakından tanımamız gerekir. Vücudumuzda ve zihnimizde travmanın ne olduğunu ve nasıl ortaya çıktığını anlamak, daha sağlıklı sonuçlara ulaşmamıza yardımcı olacaktır.

 

Travma Nedir?

Yaşamımızda meydana gelen olumsuz olarak algıladığımız olaylar aslında travmalamarımızdır. Kendi değer yargılarımızla göre olumsuz olarak kabul ettiğimiz her deneyim etkilerinden bağımsız olarak “zararlı” ya da faydalardan “daha fazla dezavantaja sahip” olarak değerlendirmemiz gerekir. 

 

Yani kısacası, bir olaya travmatik diyebilmemiz için önce o olayı aklımızda "zararlı" ya da "kötü" olarak görmemiz gerekir. Bakış açımızın olumsuz olması, bu olaya en baştan travmatik dememizin ve olayı travma kaynağı olarak görmemizin altında yatan nedendir. 

 

Evet dostlarım; aslında “Travma nedir” sorusunun cevabı bu kadar basittir. Bir olayın herhangi bir anında sakıncalarının, kötü sonuçlarının, zararlı ya da olumsuz yönlerinin daha fazla algılamamız durumu zhinmizde “travma” olarak sınıflandırılır. Üstelik bu hayatta kalmamız için bir tehdit olarak da görülebilmektedir. 

 

Travma Çeşitleri

 

Travma, bir kişinin fiziksel veya duygusal açıdan zarar görmesine neden olan olaylar sonucunda ortaya çıkan bir durumu ifade eder. Travma çeşitleri oldukça geniştir ve bu çeşitlilik içinde trafik kazaları, savaşlar, cinsel tacizler, şiddet, kayıplar, doğal afetler gibi bir dizi durum bulunabilir. Bu tür olaylar bireyin yaşamını derinden etkiler ve travma sonrası belirtiler uzun bir süre boyunca devam edebilir, hatta bazen yıllarca sürebilir. 

 

Travma yaşayan bireyler olayın etkileriyle başa çıkmakta zorlanabilirler ve günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkilenebilirler. Özellikle travmatik olayları tekrar yaşama, olayla ilgili kaçınma davranışları, aşırı duyarlılık ve uyarılma, duyarsızlaşma gibi belirtiler travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olarak adlandırılan bir psikolojik rahatsızlığın işaretleri olabilir. 

 

Bu rahatsızlık, travma sonrası dönemde yaşanan belirgin stres ve zorluklarla ilişkilidir ve depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları gibi sorunları da beraberinde getirebilir. Bu nedenle, travma sonrası etkilerin farkında olmak ve bunu çözmek için gerekli adımları atmak son derece önemlidir. 

 

Travma Aşamaları

 

Travma aşamaları, travmatik bir olayın etkisi altında olan bireylerin genellikle yaşadığı duygusal ve zihinsel tepkileri yansıtan bir süreci ifade eder. İlk aşama olan şok döneminde, genellikle donuklaşmış, hissiz veya şaşkın bir durumda hissedebilirsiniz. Ardından gelen tepki aşamasında, yoğun duygusal tepkiler ortaya çıkar; korku, öfke ve üzüntü gibi duygular baskın hale gelmesi son derece normaldir. Olayı hatırlatan durumlardan kaçınma çabası veya olayı sık sık düşünme gibi davranışlar da özellikle bu aşamada ortaya çıkar. 

 

Reddetme ve inkar aşaması, travmatik olayın gerçekliğini kabullenmekte zorlanıldığı bir dönemi ifade eder. Olayın olmadığını veya etkilerini minimalize etme eğilimi bu dönemde görülebilir. Ancak zaman içinde çevresel yardımlarla beraber kabul ve anlama aşamasına doğru ilerleriz. Bu aşamada olayın nedenleri ve sonuçları daha açık bir şekilde anlaşılmaya çalışılır. Travmanın etkileriyle daha iyi başa çıkmak ve yaşananları kabullenmek için çaba harcarız. Son olarak yeniden değerlendirme ve yeniden inşa aşaması, travma sonrası sürecin daha olgun bir dönemini yansıtır. Birey, travmanın etkileriyle daha olumlu bir şekilde başa çıkmayı ve hatta bu deneyimlerden öğrenmeyi başlar. Kendi içsel kaynaklarını daha iyi kullanarak kişisel büyüme ve anlam arayışı da bu aşamada ön plana çıkar.



Travmatik Olay Nedir?

“Travmatik olay nedir?” sorusunu cevapladığımızda aslında hepimizde ufak tefekte olsa bir travmatik olay olduğunu fark edebiliriz. Bu olaylar zihnimizi ve duygusal dengemizi ciddi derecede sarsan, beklenmedik ve benliğimize tehditkar nitelik taşıyan olaylardır. Travmatik olaylar çoğu zaman yaşamımızda büyük bir etkiye sahip olabilir hatta yaşamımızı alt üst edebilir. Güvenliğimizi, fiziksel, duygusal ve zihinsen bütünlüğümüz etkilendiği için bu olaylar karşısında vücudumuz ve zihnimiz büyük bir stres ile karşı karşıya kalır. 

 

Olayların etkisi yaşadığımız deneyimin şiddetine, süresine ve kişisel direncimize bağlı olarak değişiklik gösterir. Bir kişi için travmatik olabilecek bir olay başka bir kişide aynı etkiyi yaratmayabilir. Bu olaylar sonucunda hissettiğimiz duygusal şok hayatımızı olumsuz olarak etkiler. Bu nedenle travmatik olayların üstesinden gelmek ve etkisinden kurtulmak son derece önemlidir. 

 

Travmanın Nasıl Üstesinden Gelinir?

 

Travmaların üstesinden gelmek ve onları dönüştürmek adına size dört aşamalı bir yaklaşım sunabilirim. İlk aşama, kabul ve onaylamadır. Travmatik deneyimleri reddetmek yerine, onları kabul etmek ve içselleştirmek, dönüşümün temel taşlarından birini oluşturur. Brene Brown'un "radikal kabul" kavramını düşünün. Deneyimlere teslim olmanın ve onları inkar etmek yerine kabul etmenin gücünü yansıtır. Deneyimleri adım adım yaşarken, duygusal yarayı onarmak ve travmayı dönüştürmek daha mümkün hale gelir. Kurslarımda ve seanslarımda on binlerce insanın travmalarını saniyeler içinde tamamen bırakıp dönüştürebildiklerine şahit oluyorum. Bunun olması içinse tamamen teslim olmaları ve deneyimle savaşmak yerine içinde kalabilmeleri gerekiyor. İşte o anda pek çok kişinin travmalarını dönüştürmeleri de kolaylaşıyor.

 

İkinci aşama düzenli nefes çalışmasıdır. Nefes almak, sadece yaşam kaynağımız değil, aynı zamanda travmaların etkilerini dönüştürebilmek için kullanabileceğimiz güçlü bir araçtır. Düzenli nefes çalışmaları, zihni sakinleştirmek, vücudu rahatlatmak ve travmatik deneyimlerin getirdiği gerginliği azaltmak için etkilidir. Bizi takip edenler bilirler ki düzenli nefes çalışması bizim ilk prensibimizdir. Düzenli nefes çalışması sonucunda insanların dönüşmesi, travmalarından arınması için güvenli bir alan yaratabiliriz. Bundandır ki sizlere tavsiyem bir an önce istikrarlı ve disiplinli bir şekilde nefes çalışmalarınıza başlayın.

 

Üçüncü aşama, bedenle uyum içinde olmayı öğrenmektir. Travmatik deneyimler, genellikle bedende depolanır. Bunun nedeni travma anlarında beynimizin Prefrontal Korteks Kontrolü denen şeyi yapmasıdır. Akıllı beyniniz, yüksek beyin yapılarından, beynin travma ve strese cevap vermeye yardımcı olan bölgelerine (amigdala, beyin sapı, hipotalamus) enerji ve kaynakları atmaya başlar. Bu yüzden bedenin güvenli bir liman olduğunu hatırlamak önemlidir. Bedeninizi dinlemek, duygusal yarayı onarmak ve kendinize güvende olduğunuzu hatırlatmak için güçlü bir adımdır. 

 

Son aşama, çarpık algıları ele almaktır. Travmaların etkisi altında, deneyimleri çarpık bir şekilde algılama eğiliminde olabiliriz. Kendimize şunu sorabiliriz: "Bu deneyimden hangi dersleri çıkarabilirim?" veya "Bu zorlu deneyim nasıl bir büyüme fırsatı sunuyor?" Algılarımızı düzeltmek ve deneyimleri daha geniş bir perspektiften görmek, travmaların dönüşümünü sağlar.

 

Sevgili dostum; sen de hemen eline bir kalem al ve yazmaya başla.

Bu deneyimin tüm faydaları nelerdi? Bu durumdan ne öğrendin? Sen kimdin? Bu özel deneyim yüzünden şimdi kim oldun? Bu deneyim bugün olduğun kişi olmana nasıl yardımcı oldu? Bu deneyimden nasıl faydalandın? Travmatik dediğiniz bu deneyimden hangi hediyeler ve güzel dersler çıktı?

 

Algılarımızda kaybolduğumuzda asla göremediğimiz ama onlardan kurtulduğumuzda kolaylıkla görebildiğimiz büyük bir resim vardır.

 

Unutmayalım… Evrendeki hiçbir şey sadece zararlı, kötü ya da olumsuz olamaz. Her deneyimin, her belirtinin, her olayın eşit dezavantajları ve faydaları vardır. Atomlar bile proton ve elektronlardan oluşur. Dolayısıyla, hiçbir şey sadece iyi ya da kötü, beyaz ya da siyah olamaz.

Sözün özü, bizler hikâyenin her iki tarafını da görebildiğimizde ve her deneyimden nasıl yararlanabileceğimizi algıladığımızda, herhangi bir travmayı saniyeler içinde dönüştürebiliriz…

 

Umuyorum, sizler için faydalı ve hayatınıza değer katan bir yazı olmuştur. Konuya ilişkin sorularınız varsa lütfen bizlere sormaktan çekinmeyin. Sağlıcakla kalın…

Close

50% Complete

Two Step

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.