Zihindeki Çarpık Bakış Açısı: Dopamin Bağımlılığı Nedir?

zihin Nov 19, 2022

Beyindeki bağlantılar ve sinir hücreleri arasındaki iletişimler hormonlarla gerçekleşir.
Hayattaki eylemlerden aldığımız haz ve tatmin sayesinde beynimiz dopamin hormonu
salgılar. Kendinizi iyi hissetmek için yaptığınız eylemlere motivasyon sağlar. Hayatta kalmanı desteklemek, sana iyi hissettiren bir olayın hafızada kalmasını sağlamak, seni ödüllendirmek için üretilen bir hormondur. Beynin orta bölgesinden salgılanan bu hormon beynin tüm bölgelerine dağıtılır ve beynin ödül merkezini yönetir. Prefrontal kortekse de gönderilen dopamin; odaklanma planlama öğrenme, karar verme mekanizmalarını etkiler.

Dopamin Bağımlılığı Nedir?
Dopaminin beyne gönderildiği noktalardan bir tanesi de amigdaladır. Duyguların
işlenmesinde rol oynayan amigdala hipokampüse bir sinyal gönderir ve bu olaydan aldığı mutluluğu bildirir. Bu olayın tekrarlanmasını ister. Hücrelerde bulunan dopamin reseptörleri bu hormona duyarsızlaştığında tatmin olmak için yapılan eylemler arttırılır böylece daha fazla hormon üretilir ve tatmin olma hissi başarılır. Dopamin arttığında beyindeki doygunluk hissini de veren seratonin düştüğü için bu maddeye veya olaya doyduğunu beyin anlayamaz. Normalinden fazla şeker tüketmek veya yemek yemek, alkol, kumar, uyuşturucu bağımlılığı gibi. Kullanılan bazı uyuşturucu maddeler gerçekten beyindeki dopamin salgısını daha fazla gerçekleştirdiği için insan kendini oldukça tatmin hisseder.

Çarpık Bakış Açısının Belirtileri Nelerdir?
Yaşantımız boyunca karşılaştığımız kişilerin özelliklerine dikkat ederiz. Bazen
gördüğümüz bu özelliklerden memnun kalırız, bazen de bu kişileri eleştiririz. Oysaki
karşılaştığımız insanlarda bulunan tüm özellikler bizde de bulunmaktadır. Bu özelliklerin
kendimizde olduğunu kabul etmediğimiz sürece zihnimizde bir çarpıklık oluşur. Kişilere
anlam yüklemeye başları ve davranışlarını iyi-kötü, doğru-yanlış, şişman-zayıf gibi kalıplarla sokarak onları yargılarız. Kişilerde yargıladığımız davranışları veya özellikleri kendimizde göremeyiz ama farkında olmadan bu yargılara karşı fiziksel ve ruhsal savunma mekanizmaları geliştirerek kendimizi kalıplara hapsederiz.  Yargılarımızdan özgürleşmediğimiz sürece kendimizi iyi hissetmek için birtakım eylemlere yöneliriz. Ve bu eylemler gün geçtikçe daha fazla haz aldığımız bağımlılıklara dönüşebilirler.

Günlük yaşamda kişilerin beyninde yeterli seviyede dopamin üretimi
gerçekleştirilirken dışarıdan dopamin alındığında beynin üretim oranı azalır. Bununla
bağlantılı olarak dopaminin dışarıdan temin edileceğini düşünür. Bir süre sonra dopamin miktarı ideal seviyenin altına düşer ve kişi en kısa yoldan dopamin artışını sağlamak için bağımlılık düzeyine gelebilecek bir takım aktivitelere yönelir. Bunlardan en yaygın görülenleri aşırı yeme bağımlılığı, cinsel bağımlılık ve ilaç bağımlılığı olarak
örneklendirilebilir.

• Aşırı Yeme Bağımlılığı: Kişilerin yaşadığı farklı duygu durumları onları aşırı yemek
yeme bağımlılığına yönlendirir. Daha iyi veya daha mutlu hissetmek için çok yemek
yemeye ihtiyaç duyduklarını düşünürler. Bu durum kontrolün kaybedilip doyma
hislerinin yok olmasına neden olabilir. Beyindeki dopamin salgısının artmasıyla
birlikte anlık yaşanan mutluluk sonrası kendilerini daha kötü hissederler. Dopamin
üretimini baltalayan şekerli, karbonhidratlı ve yağ oranı yüksek gıdaların tüketimini
azaltarak, yemek yerken gerçekten aç olup olmadığımızı sorgulayarak vücudumuzda
salgılanan dopaminin yeterli düzeyde kalmasını ve üretiminin normal düzeye gelmesini sağlayabiliriz.

• Cinsel Bağımlılık: Cinsel birliktelikle oluşan antidepresan etki ve alınan zevk beyindeki dopamin salgısını arttırarak ödül merkezini uyarır. Aynı uyarılma tatlı şekerli gıdalar tüketildiğinde de meydana gelir. Kişinin ruh halinin iyileşmesine katkı sağlarken aynı zamanda partnerine karşı duygusal bağımlı hale gelmesine de sebep olur. Dopaminin fazlalığı partnerlerin arasındaki tutkuyu ve romantikliği arttırdığı gibi, eksikliğinde daha kıskanç olmalarından ve mantıksız kararlar vermelerinden sorumlu olan iki tarafı da keskin bir bıçak gibi etkisini gösterir.

• İlaç Bağımlılığı: İnsanları rahatlatan, yatıştıran birçok ilacın içerisinde dopamin salgılatan maddeler bulunmaktadır. Bu tür ilaçların kendisi insanı iyi hissettirmekten sorumlu değildir. Beyine dopamin üretmesi için tetikleyici görevi görür. Aynı zamanda dopamin rezervlerini boşaltmasına sebep olur. Bazı ilaçlar bağımlılık yaratarak kişinin dopamin toleransını yükseltmektedir. Yükselen tolerans ile birlikte ilaçlar daha yüksek dozlarda kullanılarak yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelir. Bir süre sonra beyindeki dopamin reseptörleri işlevlerini kaybederek kişilerin motivasyonunu düşürerek hayattan aldıkları zevki azaltır.

Ödül -Ceza Mekanizması ve Dopamin Bağımlılığı
Bir maddeye alışıldığında her kullanımda aynı düzeyde etki alabilmek için daha fazla
madde kullanılması gerekir. Bu keyfi maddeyi kullanıldığında iyi hissedilir ve ödül merkezi aktif hale gelir. Fakat beyin kendini saniyeler sonra yenileyerek dengeler. Uyuşturucu özellikli maddeler daha uzun süreli beyni uyarabildiği için ve beyin kimyası aşırı hazzı istemediği için hücre reseptörlerinden bir kısmı kendini kapatarak duyarsız hale gelir. Bu duruma tolerans veya reseptörlerin duyarsızlaşması denilir. Ve artık aynı miktarda kullanılan maddeden aynı etki alınamaz. Bu madde bir süre kullanılmazsa ceza merkezi aktifleşerek huzursuzluk, mutsuzluk, endişe gibi durumlar meydana gelir. Beyindeki ödül sisteminin tekrar normal çalışması mümkündür. Ancak bunun için alışılan bu maddenin kullanımının bırakılması gerekir.

Dopamin Bağımlılığı İle Nasıl Başa Çıkılır?
Dopamin bağımlılığı ile başa çıkmak için gün ışığında vakit geçirmek, melatonin seviyesine dikkat etmek ve gece uykusu önemlidir. Özellikle aerobik yapılan egzersizlerin dopamin üretimini önemli ölçüde arttırdığı görülmüştür. Bu sebeple madde bağımlılığına karşı fiziksel egzersizler önerilir. Bunun yanında B-6, B-12, folik asit, magnezyum, D vitamini destekli besinler tüketmek veya takviyeler almakta dopamin seviyesinin artmasını sağlar.

Dopamin fazlalığı belirtilerinde anksiyete görülmektedir. Hiperaktivite, yüksek enerjili
olma, uykusuzluk, stres, ani duygu durum değişiklikleri dopamin yüksekliğinin etkilidir.
Böyle durumlarda dopamini azaltmak için sarımsak, papatya çayı, melisa otu, kuşkonmaz tüketilebilir.

En etkili bir diğer alternatif olarak nefes egzersizleri yapmakta dopamin seviyesinin
dengelenmesine katkı sağlar. Örneğin, diyafram yoluyla nefes çalışmaları yapmak parasempatik sinir sistemini aktive ederek beyine bir mesaj gönderir ve dopamin hormonu üretimini arttırır. Dopamin salınımı koşullandırıldığında beyin bir yandan keyif ararken diğer yandan stres yaratır. Bilinçli nefes alma çalışmalarıyla beynimizdeki duygusal merkezlerle bağlantı kurarak duygu durumumuzu ilaçsız olarak düzenleyebiliriz.

İlişkileri Dopamin Bağımlılığı Nasıl Etkiler?
Bir kişiye aşık olduğumuzda vücudumuzda farklı uyarıcılar devreye girmektedir.
Öncelikle talamusa gelen uyarılar daha sonra amigdalaya iletilir. Aktifleşen amigdalayla
birlikte beyindeki salgı merkezleri uyarılır ve bir takım hormonlar salgılanmaya başlar. Bu hormonlardan biri olan dopamin, karşımızdaki kişiye güven duymamızı ve aşk duygusunu bir sevinç kaynağı olarak görmemize neden olur. Diğer madde bağımlılıklarında olduğu gibi aşık olduğumuzda da vücudumuzda benzer tepkimeler gerçekleşir. Beynimizin ödül sistemini aktive eden dopamin bağımlılığı ile aşık olmak arasında böyle bir benzerlik gelişir.

Dopamin Seviyesi Düşerse Ne Olur?
Dopamin seviyesinin yeterli düzeyde olması özellikle hipotansiyon rahatsızlığının
oluşmasını engellerken, dopamin seviyesi düşük olduğunda insan ne yapacağına bilinçli bir şekilde karar veremeyebilir, aşırılıklara kaçma eğilimi vardır. Hayatta tatminsiz hissetmek yapılan eylemlerin anlamsız gelmesi ve biraz da zorla yaşadığınızı düşünüyorsanız hislerin biyokimyası dopamin eksikliği olduğunu gösterir.

Dopamin eksikliği durumlarında kişilerin beyinsel ve fiziksel hareket fonksiyonlarının
azaldığı görülmüştür. Haz duygusu yetersiz kaldıkça günlük aktivitelerden alacağımız zevk azalır ve yeterli motivasyonu hissedemeyiz. Bu durum kişilerde depresyon, anksiyete, intihar isteği, parkinson gibi mental rahatsızlıklar başta olmak üzere; halsizlik, normalden fazla kilo kaybı, kas krampları gibi birçok rahatsızlığın oluşmasına sebep olur.

Hastalıkların oluşmasıyla birlikte vücuttaki stres seviyesi yükseldikçe sığ nefes almaya
başlarız. Bunun etkisiyle birlikte beyin tarafından salgılanan dopamin azalmaktadır. Dopamin seviyesi ölçümleri kan tahlili, emar (MR), EMG ve EEG yöntemleri ile yapılabilir.

Peki dopamin hormonu eksikliğinde neler yapabiliriz? Protein ve doymuş yağ
bakımından zengin gıdaları tüketmek, düzenli uyku, açık havada yürüyüş yapmak, faydalı güneş ışınlarından yararlanmak ve meditasyon yapmak gibi aktiviteler vücudumuzda salgılanan hormon seviyesinin düzenlenmesine yardımcı olacaktır.

 

 

Close

50% Complete

Two Step

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.